16 Mayıs 2020 Cumartesi

Kierkegaard ve Günümüz Psikolojisi


 “Yaşamını boşuna harcama, günlerini öldürme, uyku içinde geçirme uyan ve insan ol" der Kierkegaard. En iyi uyandırma aracının kaygılı korku ya da iç daralması olduğunu savunur. Her insanın içinde yalnızlık, tanrı tarafından unutulmuş olma gibi korkular vardır ancak bu korkuları hisseden ve bunlardan kaçmayan kimse uyanıklığını sürdürebilir.” (1).

 Son yıllarda yaygınlaşan “Mindfulness” (Bilinçli farkındalık, fark'andalık, aynagönül) ve “Kabul ve Kararlılık”(ACT) terapisi gibi 3.dalga terapilerdeki duygulardan ve düşüncelerden kaçmamak yaklaşımı, Kierkegaard tarafından yüz küsur yıl öncesinde ifade edilmiş. Ancak amaçları farklı; varoluşçuluğun öncülerinden sayılan Kierkegaard'ın amacı uyanıklığı sürdürmek iken; bahsedilen günümüz psikoterapi yaklaşımlarındaki amaç duyguların ve düşüncelerin geçişine izin vererek onların bastırılıp güçlenmesini önlemek. Amaçları farklı da olsa her ikisi de hazcı ve “sürekli iyi hissetmek zorunda olma ve bunu devamlı olarak sosyal medyada sergileme" toplumuna karşıt bir tavır sergilemekte birleşiyorlar

 “Estetik varoluş aşamasında kişi anın ortaya çıkardığı zevk ve tatmin duygusu doğrultusunda yaşar. Her ne kadar kendine özgü amaçları ve istekleri olsa da bu amaçlar anın belirlenimi altındadır. Kişi ana olan bağı nedeniyle geçmişine ve geleceğine bağlanamaz. Elde etmek istediği şöhret, zenginlik, güzellik ve saygınlık gibi özellikler onun ana bağlı kalma isteğinin sonuçlarıdır. Bu nedenle hiçbir şeye bağlanmadan sürekli yeni deneyimlerin peşindedir. Bu varoluş aşamasındaki kişinin en büyük korkusu can sıkıntısına kapılmaktır.” (2) 

Ne kadar da yabancı değil mi? Oysa biz can sıkıntısını çok severiz. Covid-19 pandemisi nedeniyle evde kalınca hiç korkmadık can sıkıntısından. Her anımızı doldurmak için hiç uğraşmadık, film ve kitap listeleri paylaşmadık. Hastalanmaktan hatta ölmekten çok yalnızlıktan ve sıkılmaktan korkmadık.

Tıpkı durgun suların üzerindeki miskin sisler gibi canımızın ta derinine yerleşir korkaklık. Korkaklığın en korktuğu şey karardır...Yüreğinde gömülü duran iyiye uygun bir şekilde eyleme geçme cesaretini göster. Güçsüzlük içinde karar ver ve eyleme geç!”(3) 

Ne denebilir ki bunun üzerine.

 KAYNAKÇA
 1. Bedia Akarsu, Kant'tan Günümüze Felsefe Akımları, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1994, 193-194
 2. Yasemin Akış Yaman, Mevlana ve Kierekegaard'da Benliğin Gelişimi, Kaygı Dergisi, 2017, sayı 29, 118-119 3. Soren Kierkegaard, çeviri: Zeynep Yeter, Tanrıya İhtiyaç Duymak, Fabula Yay., 2016

Kierkegaard aforizma
Kierkegaard

20 Mart 2020 Cuma



As Newton was said "To every action there is always opposed an equal reaction"

So, let's not focus on bad things and do something good instead!




Ahlaki yozlaşma bir virüs gibidir. Ahlaki yönden eksik bir kişi, toplumun boşluklarından faydalanarak yavaş yavaş ve derinden faaliyete geçebilir. Bunu yaparken insanların “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” türü ahlaki anlayışlarının etkisiyle güç sarhoşluğuna kapılabilir. Ancak etik değerleri sağlam ve ahlaki gelişimini tamamlamış insanlar, toplumun antikorlarıdır. Binlerce, ahlaki değerlerden yoksun etkisiz insanın kolaylıkla yapabilecekken yapmadığını yapar ve virüs etkisiz hale gelir. O zaman sadece gücün yanında yer alan ve gücünü ahlakından ve zekâsından almayanlar koyun sürüleri gibi dağılıp saf değiştirirler. Ancak bu virüslerin sayısı artarsa antikor görevi gören insanlar işlevsizleşir ve toplum ahlaki yönden yozlaşır ve zamanla “bana dokunmaya bin yaşasın” diyenler de büyük zarar görürler. Sonuçta bütün toplum ve bütün insanlar büyük bir yıkımı paylaşırlar. Bu, kazananı olmayan bir oyundur. Bunu; belli bir ahlaki olgunluğa erişmiş, iyi eğitim almış ve vicdanı olan insanların doğru eğitimle çoğaltılması önleyebilir. Bunun içi hem eğitim politikaları hem medya politikaları bir bütün olarak ele alınması gereken bir konudur. Tüm paydaşlar öğretmenler, aileler, yöneticiler, gazeteciler, televizyoncular herkesin payına düşen önemli görevler vardır. Öyle bir planlama ve aksiyon alınmalıdır ki, toplumun antikorları güçlü figürler haline getirilmelidir.

(10 Mart 2020 tarihli yazımdan alıntı)