20 Mart 2020 Cuma



Ahlaki yozlaşma bir virüs gibidir. Ahlaki yönden eksik bir kişi, toplumun boşluklarından faydalanarak yavaş yavaş ve derinden faaliyete geçebilir. Bunu yaparken insanların “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” türü ahlaki anlayışlarının etkisiyle güç sarhoşluğuna kapılabilir. Ancak etik değerleri sağlam ve ahlaki gelişimini tamamlamış insanlar, toplumun antikorlarıdır. Binlerce, ahlaki değerlerden yoksun etkisiz insanın kolaylıkla yapabilecekken yapmadığını yapar ve virüs etkisiz hale gelir. O zaman sadece gücün yanında yer alan ve gücünü ahlakından ve zekâsından almayanlar koyun sürüleri gibi dağılıp saf değiştirirler. Ancak bu virüslerin sayısı artarsa antikor görevi gören insanlar işlevsizleşir ve toplum ahlaki yönden yozlaşır ve zamanla “bana dokunmaya bin yaşasın” diyenler de büyük zarar görürler. Sonuçta bütün toplum ve bütün insanlar büyük bir yıkımı paylaşırlar. Bu, kazananı olmayan bir oyundur. Bunu; belli bir ahlaki olgunluğa erişmiş, iyi eğitim almış ve vicdanı olan insanların doğru eğitimle çoğaltılması önleyebilir. Bunun içi hem eğitim politikaları hem medya politikaları bir bütün olarak ele alınması gereken bir konudur. Tüm paydaşlar öğretmenler, aileler, yöneticiler, gazeteciler, televizyoncular herkesin payına düşen önemli görevler vardır. Öyle bir planlama ve aksiyon alınmalıdır ki, toplumun antikorları güçlü figürler haline getirilmelidir.

(10 Mart 2020 tarihli yazımdan alıntı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder