“Yaşamını boşuna harcama, günlerini öldürme, uyku içinde geçirme uyan ve insan ol" der Kierkegaard. En iyi uyandırma aracının kaygılı korku ya da iç daralması olduğunu savunur. Her insanın içinde yalnızlık, tanrı tarafından unutulmuş olma gibi korkular vardır ancak bu korkuları hisseden ve bunlardan kaçmayan kimse uyanıklığını sürdürebilir.” (1).
Son yıllarda yaygınlaşan “Mindfulness” (Bilinçli farkındalık, fark'andalık, aynagönül) ve “Kabul ve Kararlılık”(ACT) terapisi gibi 3.dalga terapilerdeki duygulardan ve düşüncelerden kaçmamak yaklaşımı, Kierkegaard tarafından yüz küsur yıl öncesinde ifade edilmiş. Ancak amaçları farklı; varoluşçuluğun öncülerinden sayılan Kierkegaard'ın amacı uyanıklığı sürdürmek iken; bahsedilen günümüz psikoterapi yaklaşımlarındaki amaç duyguların ve düşüncelerin geçişine izin vererek onların bastırılıp güçlenmesini önlemek. Amaçları farklı da olsa her ikisi de hazcı ve “sürekli iyi hissetmek zorunda olma ve bunu devamlı olarak sosyal medyada sergileme" toplumuna karşıt bir tavır sergilemekte birleşiyorlar
“Estetik varoluş aşamasında kişi anın ortaya çıkardığı zevk ve tatmin duygusu doğrultusunda yaşar. Her ne kadar kendine özgü amaçları ve istekleri olsa da bu amaçlar anın belirlenimi altındadır. Kişi ana olan bağı nedeniyle geçmişine ve geleceğine bağlanamaz. Elde etmek istediği şöhret, zenginlik, güzellik ve saygınlık gibi özellikler onun ana bağlı kalma isteğinin sonuçlarıdır. Bu nedenle hiçbir şeye bağlanmadan sürekli yeni deneyimlerin peşindedir. Bu varoluş aşamasındaki kişinin en büyük korkusu can sıkıntısına kapılmaktır.” (2)
Ne kadar da yabancı değil mi? Oysa biz can sıkıntısını çok severiz. Covid-19 pandemisi nedeniyle evde kalınca hiç korkmadık can sıkıntısından. Her anımızı doldurmak için hiç uğraşmadık, film ve kitap listeleri paylaşmadık. Hastalanmaktan hatta ölmekten çok yalnızlıktan ve sıkılmaktan korkmadık.
“Tıpkı durgun suların üzerindeki miskin sisler gibi canımızın ta derinine yerleşir korkaklık. Korkaklığın en korktuğu şey karardır...Yüreğinde gömülü duran iyiye uygun bir şekilde eyleme geçme cesaretini göster. Güçsüzlük içinde karar ver ve eyleme geç!”(3)
Ne denebilir ki bunun üzerine.
KAYNAKÇA
1. Bedia Akarsu, Kant'tan Günümüze Felsefe Akımları, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1994, 193-194
2. Yasemin Akış Yaman, Mevlana ve Kierekegaard'da Benliğin Gelişimi, Kaygı Dergisi, 2017, sayı 29, 118-119 3. Soren Kierkegaard, çeviri: Zeynep Yeter, Tanrıya İhtiyaç Duymak, Fabula Yay., 2016
Kierkegaard |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder